EKRANIN IŞIĞI GİBİ!

EKRANIN IŞIĞI GİBİ!

Gökay Kalaycıoğlu’nu televizyonda görüp de “Kim bu çocuk?” demeyen kaldı mı? Hani bazı insanlar vardır, bir odaya girince elektrik değişir ya… İşte o öyle biri. Gerek sesiyle, gerek göz temasıyla insanı içine çeken, ekranın buğulu camından bile geçip kalbine dokunabilen nadir adamlardan.

Yıllardır ekranlarda, rengini kaybetmeyen bir sunum dili var. Ne fazla süslü ne yapay, ama hep incelikli. Bir konuyu anlatırken sesi hafifçe düşüyor ya, orada yakalıyor seni. Sanki o an sadece sana konuşuyor. Bazen izlerken insanın aklından geçiyor: “Bu adam galiba konuşmayı değil, anlatmayı biliyor.”

Gökay Kalaycıoğlu’nu sadece bir sunucu olarak tanımlamak eksik kalır. O biraz gazeteci, biraz anlatıcı, biraz da modern zaman meddahı gibi. Bir program sunmuyor, seni hikâyenin içine çekiyor. Ünlülerle yaptığı röportajlarda o samimi soruları sorarken yüzünde hep aynı şey var: Merak ve saygı. İşin sırrı da burada zaten. Meraklı ama sınır bilen, samimi ama ciddiyetini koruyan bir çizgi.

Kamera arkasında nasıl derseniz, Stüdyoda bir çay molasında onun yanında oturursan, beş dakika sonra kendini hayatını anlatırken bulursun. Sanki seni yıllardır tanıyor gibi…

Gökay Kalaycıoğlu, ekranın ışığı gibi…  o yanmasa o stüdyo karanlık kalır.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.