Kadraj İçinde Duran Değil, Kadraja Anlam Katan Kadın!

Kadraj İçinde Duran Değil, Kadraja Anlam Katan Kadın!

Bazı oyuncular sahnededir.
Bazılarının o sahnenin anlamıdır.
Tuba Büyüküstün işte tam da bu ikinci tanımın içinde yer alıyor.

Güzellik, kalıcılığını yitirir; ama durması, yıllardaki bir değer kazanır. Tuba’nın oyunculuğundaki o soğuk zarafet , yalnızca bir tercih değil; bir oyunculuk manifestosudur. O, onun karakterinde seyirciyle birlikte belli bir mesafe koyar — ama bu mesafe, kopan bir soğukluk değil; Tam tersine, derinleştiren bir saygıdır. İzleyici, onu anlamaya çalışır. O, karakterin içine gizler duyguyu. Ve tam da bu nedenle, bir bakışıyla bir sayfa yazılabilir.

2000’lerin başında hayatımıza giren Tuba, klişelerle anılmaktan hep uzak durdu. Dergi değil; sanat, polemik değil; karakter inşası onun yoluydu. Cannes Film Festivali’nden, Paris Bienali’ne kadar uzanan sanat yolculuğu, onun seçkin oyunculuk zekası kullanımını de besledi.

Bir moda ikonu olmadan da stil sahibi olunabileceği,
Bir pop gösterilmeden da dünyada tanınabileceği,
Ve en önemlisi, çok konuşmadan da çok şeyin anlatılabileceğini bize yıllardır gösteriyor.

Dijital çağın içerik bolluğunda, onun yerindeki yapımı daha “özel” algılanıyor. Çünkü izleyici, onun yaşadığı bir “hikâyeye ciddiyet” olarak okuyor. Sahip oldukları bir sanat filminin ilk karesinde ortaya çıkan simgesel bir nesne gibi…

Bugünlerde adı yeni bir uluslararası dizi projesiyle anılıyor. Projenin detayları gizli tutuluyor; Ama söylenen o ki, Tuba bu kez bir yabancı yönetmenin kadın karakterleri üzerine kurduğu özel bir anlatıda başrol olacak.

Ve biz bunların ki:
O rolü yalnızca oynanabilir.

ETİKETLER:
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.