AŞKA KANUN KOYANLARA NOT: AŞK KANUNSUZDUR!

Editör & Yazar

Aşkın kanunu var mı?

Daha doğrusu, olmalı mı?

Biri çıkıp da “Erkek adam şöyle sever,” dediğinde, sevginin en temel özünü çürütmez mi? Ya da “Kadın dediğin şöyle yapar,” diye başlayan her cümle, aşkın yönünü belirleyen bir trafik levhası gibi değil midir? Sola dön, yavaşla, dur. Aşka dair her genel geçer kural, sevmenin özgür ve kendiliğinden doğasını boğar.

Oysa aşkın kanunu yoktur. Ve belki de artık kanun koymayı bırakmanın zamanı gelmiştir.

Aşk beklentisizdir. Bir kalbe girerken pasaport sorulmaz. Kimlik, statü, geçmiş… hiçbir şey sorgulanmaz. Aşk, biz onu planlamadığımızda olur. Biz bir şeyleri kontrol etmeye çalışırken çoktan başlamıştır bile.

Sanıldığı kadar dışarıda da bir yerde başlamaz. Bazen karşımızdaki gözlerde, bazen bir gülüşte, bazen hiç tanımadığımız birinin kurduğu sıradan bir cümlede çakar o ilk kıvılcım… Ama o kıvılcımı biz yalnızca içimizde bir şeyler tutuşmaya hazırsa hissederiz. Aşk dediğimiz şey, çoğu zaman kendimize tuttuğumuz bir aynadır. Karşımızdakinde neyi görüyorsak, o an içimizde neye ihtiyaç duyuyorsak onu yansıtır.

Bir bakışı, bir gülüşü, sonra yok oluşu…

Hayat garip, değil mi? Bazen biri hayatımıza sessizce girer ve orayı gürültülü bir yıkıma çevirir. Ama her yıkım, bir karşılaşmadır aynı zamanda. Kimi zaman karşımızdakini değil, enkazdan çıkardığımız kendimizi sevdiğimizi fark ederiz. O kişi gider, ama biz, bir zamanlar eksik hissettiğimiz yeri artık tamamlanmaya layık görmeye başlarız.

Çünkü aşk, çoğu zaman karşımızdakinde ne gördüğümüzle değil, kendimizde neyi eksik hissettiğimizle başlar. Belki onu hiç sevmedik bile. Belki sadece onun yanında “daha çok biz” olduğumuzu sandık. Ve bu yüzden aşk bittiğinde yalnız onu değil, kendimizi de yitiririz. Çünkü aslında onda, kendimizin sevdiğimiz bir hâlini seviyorduk. O hâl gidince, yansımamız da silinir.

“Sen bana bakma, ben senin baktığın yerde olurum.” — Özdemir Asaf

Ne çok baktık bir başkasına, sanki kendi içimize bakar gibi… Ne çok sevdik, aslında kendimize duyduğumuz özlemi bir başkasında bulduğumuzu sanarak… Aşk, bir özlemse; sor kendine: Asıl özlem kimeydi?

Belki de en çok âşık olduğumuz şey, kendimizde göremediğimiz bir tarafımıza başkasının hayranlıkla bakışıydı. “Seninle güzelim,” dedik. Çünkü kendimizle güzel hissetmeyi unutmuştuk çoktan.

Oysa aşk, bir başkasında kendine geri dönmenin en şiirsel yoludur.

Aşka baktığın yer, aslında kendine baktığın yerdi. Ve o yer hâlâ orada. Kimsenin giremediği, kimsenin çıkamadığı, sadece senin kendinle buluşabileceğin o içsel sokakta…

Bugün kendine bir not bırak:

“Ben aşkı kaybetmedim.

Aşk beni, bulmam gereken yere taşıdı.”

Her yazımda, okuduğum bir kitabın altını çizdiğim cümlelerini sizinle paylaşacağım. İlk olarak Peyami Safa’nın Yalnızız romanında şu cümlelerin altını çizdim:

“Onunla mücadelen kendi kendinle mücadelendir. Buna aşk denemez. Çünkü aşkın muzaffer olduğu mücadelelerde artık mücadele yoktur.”

Sevgiyle

Mehmet Rıfat BOZKURT

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.