TÜRK SİNEMASINDA KALBİMİZE KAZINAN HİKAYELER

Senarist & Yönetmen

Bazen bir sahne gelir, yıllar geçse de akıldan çıkmaz. Bir bakış… bir cümle… ya da sadece boşluğa bakan bir çift göz… Türk sineması, sadece perdeye yansıyan görüntüler değil; ruhumuza işleyen zaman mühürleridir. Bazı filmler vardır, izlemekle kalmaz, yaşarsınız. İşte ben o filmlerle büyüdüm, o sahnelerle insanı anlamayı öğrendim.

“Selvi Boylum Al Yazmalım” mesela… Aşk nedir diye sorsalar, çoğu zaman cevabım bir cümle olur: “Sevgi emektir.” Cahit Berkay’ın müziğiyle, Türkan Şoray’ın gözleriyle, Kadir İnanır’ın suskunluğuyla anlatılan o duygunun ne eksik ne fazla hali… Aşkın sadece tutkudan ibaret olmadığını, insanın bazen kalbini susturup aklına yenildiğini o filmle öğrendik. Her izleyişte içimizde bir yer kanar, yine de izlemekten vazgeçemeyiz.

“Canım Kardeşim”… İşte insanın ciğerini yakan filmlerden biri. Bir çocuğun hayallerine kavuşmadan gökyüzüne yürüyüşü… Bu film, fakirliğin gölgesinde bile sevginin nasıl kocaman bir güneş gibi doğabildiğini gösterir. Tarık Akan’ın o kırık gülümsemesi, Halit Akçatepe’nin içtenliği… Sadece oyunculuk değil, gerçek bir insanlık hikâyesidir bu.

Ve “Babam ve Oğlum”… Modern Türk sinemasının kalbimize sapladığı en güzel acılardan biri. Bir baba, bir evlat, bir ülkenin değişen yüzü… Her izleyişte boğazımıza bir düğüm, gözümüze bir perde iner. Çünkü biz, kaybetmenin de sevmenin bir başka hali olduğunu o sahnelerde anladık.

“Muhsin Bey”, “Züğürt Ağa”, “Eşkıya”, “Uzak”, “Kış Uykusu”… Her biri farklı bir Türkiye fotoğrafı, her biri başka bir insan hikâyesi… Bu filmler bizi sadece güldürmedi, ağlatmadı, düşündürmedi… Aynı zamanda dönüştürdü. Bir karakterin çaresizliğinde kendimizi bulduk, bir vedada kendi geçmişimize döndük.

Türk sineması, bana göre sadece bir sanat değil; bir toplumsal hafıza, bir duygular ansiklopedisi. Işıklar, kadrajlar, senaryolar bir yana… asıl mesele, insanı insana anlatabilmek. Bunu başaran her film, sinema tarihinden çok kalp tarihimize yazılıyor.

Ben bir yönetmen olarak kameranın arkasında olsam da, önce izleyiciyim. Her iyi filmde bir çocuğun gözünden yeniden bakarım hayata, bir annenin yüreğinden hissederim acıyı, bir babanın suskunluğundan duyarım en yüksek çığlığı.

Çünkü iyi sinema, kendini anlatmaz… seni sana anlatır.

Burak AKAN

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.