HAYVANLARIN EŞYA STATÜSÜ SERÜVENİ
Hayvanların bir hukuk öznesi olup olmadığı hususu, Roma Hukuku dönemlerinden beridir tartışılagelen konulardan birisi olmuştur. Zira geçmişten günümüze insanoğlu var olduğu sürece hayvanlardan faydalanmıştır. Her ne kadar nesneleştirilmiş gibi görünse de hayvanların da tıpkı insanlar gibi acı çekebilen, hissedebilen canlılar olmasından kaynaklı olarak onların da birer hukuk öznesi olabileceği öngörülmüştür. Bu görüş dahilinde Roma hukukundaki geleneğe göre hayvanlar taşınır eşya sayılmış olup onların da haklarının olduğu ve bunların gözetilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Hatta hayvanlara karşı kötü muamelede bulunma yasağı uygulama alanı bulmuştur. Hayvanın korunması insanın yararına olacağı için insan, hayvana karşı bakma, koruma, gözetme vb. belirli ödevlerle yükümlü kılınmıştır. Ancak hayvanların hak sahibi birer varlık gibi kabul edilmesi hak sahipliğini genişleten bir husus olduğu için bu belirsizliklere yol açmıştır.
Hayvanların birer hukuk öznesi olmaması gerektiğini savunan görüşlerin dayanağı ise; hakların insan türüne özgü olduğu, sadece akıl sahibi, birbirini anlayabilen canlılar olan insanlar arasında hukukun bir anlam ifade edebileceği anlayışıdır. Ehliyet, akıl, bilinç, irade, muhakeme vb. vasıflara sahip olmayan hayvanların hak sahibi olamayacağı, bu sebeple de hukukun öznesi kabul edilemeyeceği savunulmuştur. Ancak bu söylemde bulunulması demek; ayırt etme gücüne sahip olmasına rağmen kısıtlı olan bireyleri, tam ehliyetsiz olan zihinsel engelli bireyleri, yaş sınırı sebebiyle çocuk olarak kabul edilen bireyleri görmezden gelmek anlamına gelecektir ki bu da tüm insanların hukukun öznesi olduğu görüşüne tamamen ters bir tez teşkil edecektir.
Hayvanın hukuk öznesi olarak kabul edilmesinin en temel sebebi “ızdırap çekebilmesi” olmaktadır. Zevk alabilen ve acı çekebilen her canlı hukukun öznesi kabul edilmektedir. Akıl, bilinç vb. sezilere sahip olmayan hayvanlar için her ne kadar sanki nesne olarak kabul edilmesi gerekiyormuş gibi gelse de acı hissedebilen ve ızdırap çekebilen bu canlıların da tıpkı insanlar gibi belli başlı haklara sahip olması gerekmektedir. Izdırap çekmeme hususunda hem insanlar hem de hayvanlar eşit haklara sahiplerdir. Hukukun amacı menfaati korumaktır. Hakların amacı irade değil, yarardır. Bu bakımdan hayvanların da ızdırap çekmemek başta olmak üzere çıkarları olduğu için bu yararları doğrultusunda hukuk öznesi kabul edilmesi gerekmektedir.
Türk Hukukunda şu anda halihazırda hayvanlar eşya yani taşınır olarak kabul edilmekte ve eşya hukuku ilkeleri hayvanlara uygulanmaktadır. Ancak hayvanların korunmasına yönelik özel düzenlemeler (5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve uygulama yönetmeliği vb.) ve cezai korumalar da mevcuttur. Bu mevzuatlar; hayvanların yaşam, bakım ve kötü muameleden korunması yönünde güçlü hukuki koruma sağlar; Hayvana
özel koruyucu kuralların medeni hukuk sistemine girme eğiliminde olduğunu gösteren yabancı ülkelerdeki hayvanın statüsüne bakıldığında İsviçre Medeni Kanununda “Hayvanlar nesne değildir.” denilmiştir. Ancak aksine hüküm yoksa nesnelere ilişkin hükümlerin uygulanacağı kabul edilmiştir. Alman hukukunda ise “Hayvanlar eşya değildir; özel yasalarla korunurlar, nesnelere ilişkin hükümler ancak aksi yoksa uygulanır.” anlayışı getirilmiştir.
Hayvanın eşya statüsünde kabul edilip edilemeyeceğine ilişkin akademik literatürde iki görüş öne çıkar: (a) Klasik görüş: Hayvanın eşya niteliği korunmalı fakat kötü muameleye karşı koruyucu normlar güçlendirilmeli; (b) Yenilikçi görüş: Hayvanlar sui generis (kendine özgü) statüye veya kısmi hukukî özne (kısmi hak ehliyeti) statüsüne sahiplerdir. Türk hukukunda hayvan hakları 5199 sayılı Hayvan Hakları Koruma Kanunu ile korunmaktadır. İlgili kanunun 14. Maddesinde hayvanlara karşı kötü muamele ve acı çektirme gibi davranışlar yasaklanmıştır. Buna aykırı davrananlar da idari para cezası ile cezalandırılmaktadır. 14 üncü maddenin birinci fıkrasının (m) bendinde düzenlenen yasağa aykırı davranmak suretiyle bir ev hayvanına veya evcil hayvana işkence eden veya acımasız ve zalimce muamelede bulunan kişi altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ev ve evcil hayvanları dışındaki hayvanlar da Kanunun 8. Maddesiyle korunmaktadır. Sonuçta gelinen noktada Türk hukukunda da yabancı hukukta da hayvan eşya olarak değil artık hukuk düzeni tarafından korunan bir varlıktır.
Av. Begüm Can Gürel