Bir Ada Masalı: Bozcaada ve Çavuş Üzümü
“Kargalar yemeden sen ye!”
Bozcaada’nın meşhur Çavuş üzümünü bilenler bu sözü çoktan duymuştur. Ağustos geldi mi, Bozcaada tezgâhları tatlı mı tatlı bu beyaz üzümlerle dolar. Ama bu üzüm sadece bir meyve değildir; adanın ruhunu, yazlarını ve hatıralarını da taşır içinde.
Bozcaada, her yaz oğlumu büyüttüğüm, iki ay boyunca kaldığım, her sokağında tanıdık bir yüzle karşılaştığım büyülü bir yer. Ne zaman adımımı atsam taş sokaklarında, bir huzur çöker içime. Esnafından pazarcısına kadar herkesin birbirini tanıdığı, çocukların özgürce koşup oynadığı, büyüklerin sohbetle zaman unuttuğu bir ada burası. Ve bu masalın başrolünde çoğu zaman bir tabak dolusu Çavuş üzümü olur.
Bu üzümle oğlumun arasında da çok özel bir bağ oluştu. Ayazma Restaurant’ın sahibi olan oğlumun dedesi, Mehmet Ataol, her sabah erkenden bağa gider, dalından yeni kopardığı mis gibi Çavuş üzümlerini oğluma getirir. Bahçede birlikte üzüm yerler; bazen bir motora atlayıp ada turu yaparlar. O anların oğlumun hayatında nasıl bir iz bıraktığını görmek ise bambaşka bir mutluluk. Öyle ki, dedesiyle yaşadığı anıları hayal gücüyle harmanlayıp bir masal kitabına dönüştürdü bile.
Ayazma Restaurant, sadece lezzetli yemeklerin değil, aynı zamanda sevginin ve aile bağlarının da adresi bizim için. Oğlumun amcası Emrah Ataol restoranın işletmeciliğini üstlenmiş durumda. Ve işin mutfağında da tanıdık bir el var: Babaannemiz. Onun yaptığı etli dolma adeta dillere destan. Öyle lezzetli ki, tadan herkes bir tabak daha ister. Oğlum da en çok bu dolmayı sever; sofraya geldi mi sessizlik olur, sadece kaşık sesleri duyulur.
Çavuş üzümü, sadece Bozcaada’nın değil, Türkiye’nin de en kıymetli sofralık üzümlerinden biri. İnce kabuğu, büyük taneleri ve kendine has aromasıyla gerçek bir lezzet şöleni. Bu üzüm öylesine tatlıdır ki, ona “doğal tatlı” demek bile yerinde olur. Dalından koparıldığı gibi yemek ayrı bir keyif, ama ondan yapılan şaraplar ise bambaşka bir hikâye anlatır damakta. Özellikle adanın yerel üreticileri tarafından yapılan Çavuş üzümü şarapları, hafif içimiyle yaz akşamlarının vazgeçilmezidir.
Benim için en unutulmaz anlar, Ayazma Plajı’nda denize girip serinledikten sonra, güneşin kavurduğu bir öğleden sonra buz gibi bir tabak Çavuş üzümüyle ferahlamak… Ve akşama doğru, belki Polente Feneri’ne karşı, belki de ada merkezinde bir tepede, gün batımını bir kadeh Çavuş şarabıyla selamlamak.
Bozcaada, yalnızca bir tatil yeri değil; bir yaşam biçimi, bir nefes arası. Çavuş üzümü de bu hayatın en tatlı sembollerinden biri. Her yaz yeniden büyülenmek, her seferinde başka bir hikâyeye kapılmak mümkün bu adada. Ve işte o hikâyelerin tadı, çoğu zaman bir üzüm tanesinde gizli…
🍇 Bozcaada Rüzgârı: Çavuş Üzümlü Yoğurtlu Tatlı
Ada sıcaklarında içinizi serinletecek, yapımı kolay ama tadı unutulmaz bir tatlı…
Malzemeler:
• 2 su bardağı süzme yoğurt
• 1 su bardağı Çavuş üzümü (çekirdeksiz, ikiye kesilmiş)
• 1 yemek kaşığı bal
• 1 çay kaşığı limon kabuğu rendesi
• Bir avuç iri dövülmüş ceviz ya da badem (isteğe bağlı)
• Taze nane yaprakları (süsleme için)
Yapılışı:
1. Süzme yoğurdu bir kasede bal ve limon kabuğu rendesiyle iyice karıştırın.
2. Çavuş üzümlerinin yarısını yoğurt karışımının içine ekleyip hafifçe karıştırın.
3. Karışımı servis kaselerine paylaştırın.
4. Üzerine kalan üzüm tanelerini ve cevizi/bademi serpin.
5. Nane yapraklarıyla süsleyerek soğuk servis edin.
İpucu:
Üzümleri servis öncesinde 15-20 dakika dondurucuda bekletirseniz tatlı, adeta doğal bir dondurma havası kazanır. Hafif, ferah ve yaz akşamlarına yakışır!
Helin Nazlı ÇOBAN