MÜZİKTE DEĞİŞEN DENGE

Bir zamanlar Türkiye’de müzik piyasasının kalbi, 12-16 şarkıdan oluşan albümlerle atardı. Sanatçılar, yıllar süren emeğin, birikimin ve hayalin ürünü olan albümleriyle dinleyicinin karşısına çıkar, her şarkının ayrı bir hikâyesi olurdu. Ve çoğu zaman, o albümdeki “bir” hit şarkı kaderlerini değiştirirdi. Albüm tutarsa konserler başlar, listeler altüst olur, televizyonlar röportajlara açılırdı.

Bugün ise tablo oldukça farklı. Artık şarkılar değil, insanlar önce ünlü oluyor. Sonrasında ise bu şöhreti korumak adına, daha az risk içeren “tek şarkılık” single’larla yollarına devam ediyorlar. Müzik piyasası tersine döndü; sanatçılar artık eserleriyle değil, sosyal medya etkileşimleriyle konuşuluyor.

Bu dönüşümün birkaç nedeni var. İlki ve belki de en önemlisi dijitalleşme. CD’lerin, kasetlerin rafa kalktığı; Spotify, YouTube ve TikTok’un sahne aldığı yeni düzende, dinleyici sabırsız. Kimse 16 şarkılık bir albümü baştan sona dinlemiyor. Trendlerde kalmak isteyen sanatçılar da bu hızlı tüketim döngüsüne tek şarkılık üretimle ayak uyduruyor.

İkinci neden ekonomik. Albüm yapmak; stüdyo, aranjör, müzisyen, tanıtım ve klip masraflarıyla ciddi bir yatırım gerektiriyor. Üstelik dijital platformlarda albüm yerine single yayımlamak çok daha az maliyetli ve daha kısa sürede geri dönüş sağlıyor. Artık “deneme” lüksü yok, her şarkı bir hedef atışı gibi hazırlanıyor.

Bir de sosyal medyanın etkisi var. Şarkının ritminden çok, 15 saniyelik dans videosuyla viral olup olmaması konuşuluyor. Sound değil, “challenge” önemli hale geldi. Kalıcı eser değil, geçici dikkat çekicilik başarıyı belirliyor.

Ancak bu değişim kötü müdür? Hayır. Sadece farklı. Bu yeni dönemde de kaliteli işler çıkaran, şöhretini sosyal medyada değil müziğiyle inşa eden sanatçılar var. Belki sayıları az, ama izleri derin.

Eskiden müzik, uzun soluklu bir maratondu. Şimdi ise kısa mesafeli sprintler zamanı. Ama yine de şarkının özü aynı kalıyor: Duyguyu aktarmak. Yani ister albümle ister single’la olsun, kalpten çıkan her ses bir şekilde karşılığını buluyor.

Serkan ÇABUŞ